Son bir iki aydır siverek devam edegelen siyasi , spek ülatif söylemlerle dalgalandı.siyasi partilerin adaylarının belirlenmesinden sonra her yerde olduğu gibi Siverek te de siyaset arenası yavaş yavaş gündeme oturdu ve olumlu anlamdaısınmaya başladı.. Osman BAYDEMİR in Urfa Büyükşehir Belediye Başkan adaylığı Barış ve Demokrasi Partisi dışındaki tüm partilerin ve adaylarının hesabını allak bullak etmiş gibi görünüyor. Partiler kendi durumlarını göz önüne alarak siyasi faaliyetlerini demokratik bir çerçevede yürütmeli, projelerini ve programlarını halka anlatmalıdır. Bizce Siverek te değişim ve dönüşüm sağlanmalı halkın talep ve dilekleri dikkate alınarak siyasi çalışmalar yürütülmelidir.
Bu seçim geçen bütün seçimlerden daha renkli geçeceğe benziyor. Artık halkın dilek ve taleplerini dikkate almayan siyasi düşünceler rağbet görmemekte, militarist ,baskıcı yönetimler yerine halkın talepleri doğrultusunda demokratik siyaset ön plana çıkarılmalıdır. Kolektif çalışma ve halkın genel menfaatlerini ön plana alan anlayışlar iktidara gelmeli ve artık halk gerçek anlamda kendini yönetmelidir. Türkiye Cumhuriyeti devleti kurulduğu günden bu güne kadar çağdaş anlamda bir demokrasiyi yerleştiremedi. Bunun en önemli sebebi Kürtlerin bir hak elde etmesinden korkulmasındandır. Oysa hukuk ve demokrasi herkese gereklidir. Irk ,cinsiyet , felsefi , dini inanç farkı gözetmeksizin eşit oranda herkesin en doğal hakkı olmalıdır.
Rojava da kurulan kantonlar Ortadoğu da ve Türkiye de yeniden yapılanma, demokrasinin gelişmesi ve yerleşmesi bakımından model alınarak ,katılımcı demokrasi ve halkın öz yönetimi esas alınmalıdır. Cenevre 2 bugünkü hali ile Suriye’ deki sorunları çözmekten uzak görünmektedir. Halkların demokratik taleplerini dikkate almayan bir Suriye yönetiminin başarıya ve huzura kavuşması söz konusu olamayacaktır.
Paralel devlet yapılanmasına AKP hükümeti sadece Kürt sorununun çözümsüzlüğü çerçevesinde izin vermiş ancak deyim yerindeyse baltayı ayağına vurmuştur. Türkiye devleti eğer uluslararası normlara göre demokratik bir ülke olmak istiyorsa ki bu seçimden sonra bu yönlü adımların atılması artık kaçınılmaz bir zorunluluk olacaktır. O zaman Kürt coğrafyasında ,yıllardır ayrı bir hukuk uygulaması olan sıkı yönetim olağanüstü hal vb. yöntemlerin devamı niteliğindeki özel yetkili mahkemelerin hukuksuzluğuna son vermek zorundadır. Nitekim son günlerde başbakan tarafından gündeme getirilmeye başlandı. Bu uygulamaların bir ayağı da koruculuk sistemidir. Bu sistemde derhal lağvedilmeli korucular başka alanlarda istihdam edilmelidir.
Değişen Ortadoğu’ da Türkiye Cumhuriyeti Devleti ‘nin çağdışı uygulama ve yasalarının kaldırılarak başta herkesi kucaklayan bir anayasanın yürürlüğe girmesi başta Kürtler, Türkler, sivil toplum kuruluşları ile demokrasi güçleri öncelikli görevi olmalıdır. AKP hükümeti devleti demokratikleştirmemekte direnirse, paralel devlet yapılanmasının vereceği tahribat ve ekonomik alanda çok önemli çıkmazlarla karşı karşıya gelecek, toplumsal olayları Gezi olaylarında olduğu gibi kontrol etmekte zorlanacaktır.
Bakanların çocuklarına kadar uzanan hırsızlık ve yolsuzluk operasyonlarının ,ve ardından gelen polis ve yargıdaki operasyonlar, artık cemaatçi ve AK partili devlet görevlileri ayrımını ayyuka çıkarmıştır. Artık cemaatçi polis veya cemaatçi savcı veya herhangi bir devlet görevlisi ayırımı gibi kavramlar daha sık kullanılmaya başlanacaktır.
Uluslararası normlara uygun olmayan yarı demokratik bir ülkenin çağdaşlaşan bir dünyada yaşam alanı bulamayacağını, kuzey Afrika ve Ortadoğu’ daki gelişmelerden anlamalı ve ders çıkarılmalıdır. Aksi halde ülkede tisunamilerin çıkacağına dair emareler görülmektedir. Başbakan ve hükümet gerekli demokratik adımların atılması konusunda ağır davranmaktan vazgeçmeli, ülkeyi bir bahar havasına taşımak için aceleci davranmalıdır. Bu yıl 30 mart’ta yapılacak olan yerel seçimlerin başta Urfa ‘da ve ilçelerinde ve diğer il ve ilçelerde baharın müjdecisi olması temennisi ile selam ve saygılar…
The requested URL /veriservisi/doviz.php was not found on this server.